21 Şubat 2013 Perşembe

Terminal

Yönetmen : Steven Spielberg
Oyuncular/Seslendirenler : Tom Hanks, Catherine Zeta-Jones, Stanley Tucci, Chi McBride, Zoe Saldana
Türü: Komedi,
Süre : 128 dk.
Yapım : 2004







“Evde DVD Keyfi” köşemizin ilkinde, bir klasiği sizlerle paylaşacağım. Filmin adı Terminal. Büyük ihtimalle bu film bir çok kez televizyonda  gösterildi, çünkü bence bu film defalarca seyredilmeyi hak ediyor. Film 2004 yapımı, gerçek bir olaydan esinlenilerek yazılmış bir Steven Spielberg şaheseri. Baş rollerinde Tom Hanks, Catherina Zeta-Jones ve Stanley Tucci var. Film Viktor Navorski (Tom Hanks)’in havaalanında başına gelenleri anlatıyor. Viktor, Krakozya isimli hayali bir ülkeden Amerika’ya, babasına verdiği bir sözü yerine getirmek için geliyor. Ancak ülkesinde çıkan savaş yüzünden Amerika’ya girişi yasaklanıyor ve bu yüzden hava alanında kalmaya zorlanıyor.  Film bize insanların kendi koyduğu kuralların aslında hayatı ne kadar zorlaştırdığını anlatıyor; çünkü Viktor ülkesinde çıkan savaş yüzünden ne Amerika'ya girebiliyor ne de buradan çıkabiliyor. Hatta Frank Dixon (Stanley Tucci) yani hava alanı müdürü ona hava alanı görevlilerin sadece beş dakika boyunca görev başında olmayacağını yani dolaylı olarak ona kaçmasını söylüyor. Aslında Frank’in amacı Viktor'un kuralları ihlal etmesini bahane ederek onu sınır dışı etmek. Ancak Viktor bunu yapmayıp hava alanında beklemeye karar veriyor. Viktor burada alışveriş sepeti gibi araçları yerlerine götürerek bu araçların bağlandığı makineden 25 cent alıyor ve böylece geçimini sağlıyor. Daha sonra Frank, Viktor’un bunu yapmasını engellemek için bu görevi yapacak birini atıyor ve Viktor yine parasız kalıyor. Daha sonra Viktor buradaki yapım aşamasında olan kapılarda işçi olarak çalışmaya başlıyor ve 67 no’lu yapım aşamasında olan kapıda yaşamaya başlıyor. Burayı kendine ev ediniyor ve kendine yatak ve eşyalar ediniyor. Aynı zamanda İngilizce broşürler alıp İngilizcesini geliştiriyor.  Burada birkaç ay geçirdikten sonra buradaki çalışanlarla arkadaş oluyor ve Amelia Warren (Catherina Zeta-Jones) isimli bir hostesle yakınlaşıyor. Yaklaşık dokuz ay hava alanında kalıp babasına verdiği sözü yerine getirmeye çalışan Viktor’un öyküsü her yaştan izleyicinin beğenisini kazanabilecek komik ve güzel bir film, umarım hoşunuza gider. 

18 Şubat 2013 Pazartesi

Nietzsche Şiir

Anladım

Gidene kal demeyeceksin

Gidene kal demek zavallılara,
Kalana git demek terbiyesizlere,
Dönmeyene dön demek acizlere,
Hak edene git demek asillere yakışır.

Kimseye hak etmediğinden fazla değer verme,
yoksa değersiz olan hep sen olursun...

Düşün...

Kim üzebilir seni senden başka?
Kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemezsen?
Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen?
Kim yıkar, yıpratır sen izin vermezsen?
Kim sever seni, sen kendini sevmezsen?
Her şey sende başlar, sende biter...

Yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme, tükettirme içindeki yaşama sevgisini...

Ya çare sizsiniz yada çaresizsiniz. ..

8 Şubat 2013 Cuma

Çavdar Tarlasında Çocuklar'dan Bir Bölüm

   Tanıdığım en iyi öğretmendi Bay Antollini. Epeyce genç bir herifti,yaşı ağabeyim D.B. 'den fazla büyük değildi. Onunla saygınızı yitirmeden filan şakalaşabilirdiniz. Size anlattığım o kendini pencereden atan çocuğu, James Castle'ı , sonunda yerden kaldıran Bay Antollini olmuştu. Bizim Bay Antollini çocuğun nabzına bakmış, paltosunu çıkarmış, James Castle'ın üstünü örtmüş ve kaldırıp kucağında ta revire kadar götürmüştü. Duraksamamıştı bile, paltosu kanlanacakmış falan diye.
    D.B.'nin odasına döndüğümde bizim Phoebe radyoyu açmıştı. Dans müziği çalıyordu. Ama çok hafif açmıştı, hizmetçi duymazdı. Onu görmeliydiniz. Yatağın tam ortasında ,örtülerin üstüne, şu yoga yapan herifler gibi bağdaş kurmuş, oturuyordu. Müzik dinliyordu. Bitiyorum bu kıza.
   " Hadi" dedim. "Dans edelim mi?". Ona dans etmeyi daha minicikken öğretmiştim. Çok iyi dans eder. Yani, ben ona birkaç şey öğrettim. Çoğu şeyleri kendi kendine öğrendi. Bir insana gerçekten nasıl iyi dans edeceğini öğretemezsiniz.
   "Ayakkabıların", dedi. "Çıkarıyorum. Hadi."
    Yataktan resmen hoplayarak indi, benim ayakkabılarımı çıkarmamı bekledi,ardından bir süre dans ettik onunla. Felaket iyiydi. Çocuklarla dans eden insanlardan pek hoşlanmam, çünkü çoğu zaman felaket bir manzara çıkar ortaya. Yani, bir restoranda yemeğe filan çıkmışsanız,bir bakıyorsunuz ,yaşlı bir herif bir çocuğu dans pistine götürüyor. Çoğu zaman da, yanlışlıkla çocuğun elbisesinin arkasını havalara kaldırıyorlar, korkunç bir manzara çıkıyor karşınıza. Ben Phoebe'yle böyle yerlerde dans etmem. Biz yalnızca evde dalgamıza bakarız. Onunla dans etmek gerçekten başka, kız gerçekten dans ediyor yani. Yaptığınız her figüre uyar. Hiç zorlanmadan uyar size. Onunla çapraz figürler hatta tango bile yapabilirsiniz.
   Parça aralarında acayip komiktir bizim kız. Hiç kımıldamadan durur yerinde. Konuşmak filan yok. İkiniz de yerinizde durup orkestranın yine başlamasını bekleyeceksiniz. Buna biterim.Gülmek filan da yok yani."




DÖNÜŞÜM

DÖNÜŞÜM
Yazarı: Franz Kafka
Dönüşüm adlı roman, yazarın, anlatım sanatının doruğa ulaştığı bir yapıtıdır. Küçük burjuva çevrelerindeki tiksindirici aile ilişkilerini en ince ayrıntılarına kadar irdeleyen bu roman, aynı zamanda toplumun kalıplaşmış, işlevini çoktan yitirmiş akışına bilinç düzeyinde başkaldıran bireyin tragedyasını çarpıcı biçimde dile getirir. Romanın kahramanı Gregor Samsanın başkalaşması, bir böceğe dönüşmesi, salt bir çarkın kaskatı dişlisi, eleştirmeyen, ama yalnızca boyun eğen bir toplum teki olmaktan çıkma anlamını taşır; böylece böcekleşenin yazgısı, elbet toplumca dışlanmaktadır.‘Yaşarken yaşamıyla uzlaşamayan birinin, bir eliyle, yazgısının tepesine çöken umutsuzluğu biraz uzaklaştırması gerekir.. Ama bir eliyle de, yıkıntılar arasında gördüklerini not alabilir. İlk kez 1915 yılında yayımlanan Dönüşüm, üzerinden neredeyse bir asır geçmesine rağmen hâlâ tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasındadır.Yabancı ve alışılmadık bir olayın öyküye girmesiyle birlikte tamamıyla alışılmış, hatta basit diyebileceğimiz bir çevre birdenbire yeni bir ışık altında gerçek yapısıyla ortaya çıkar. Bir pazarlamacı ve ailesinin hiç de çekici olmayan monoton yaşamı bilinen yöntemlerle anlatılsa farklı ve ilginç bir şey ortaya çıkmaz. Ancak bu pazarlamacı bir sabah uykudan uyandığında kendisini bir böceğe dönüşmüş bulduğunda o ve ailesinin varlıklarının sorunsalı üzerindeki perde birdenbire kalkar.Burada normal yaşamın üzerindeki maskenin normal olmayan bir biçimde düşmesi anlatılmaktadır. İnsan kılığında bir canavar değildir karşımıza çıkan, aksine hayvan kılığında bir insandır. Dönüşüm, asıl şimdi, yirmi birinci yüzyılın başında, modern insanın derinden yaşadığı yabancılaşmadan kaçmanın imkansızlığını, yaklaşık seksen yıl önce haber vermiş gibidir. Koruyucu bir böcek kabuğunun içine sığınmak, kendini her türlü iletişime, saçma olanın bu ete kemiğe bürünmüş biçimi karşısında bile hala rutin hayatı, görevleri hatırlatan dış seslere kapamak, kısacası oyundan çıkmak, bir kurtuluş olduğu kadar, hayatın anlamına uzak düşmenin cezasıdır da.